Siz Konya’yı nasıl bilirsiniz, aslında tahmin edebiliyorum ve pek de haksız sayılmazsınız katılıyorum. Genel bir algının olduğu kesin, özellikle Konya’da üniversite okuyan bir öğrenciyseniz bir an önce bitirip kaçmayı planlıyorsunuz ki, çevremde bitirmeyi beklemeyip kaçan birçok arkadaşım var.  

Aslında burayı biraz kötülüyormuş gibi gözüktüm ama sadece durum analizi yapıyorum, şöyle bakıldığında büyük ve güzel bir şehir hele ki kültür bakımından oldukça zengin, geçmişte birçok medeniyetin yaşadığı topraklar üzerinde kurulmuş. Türkiye’nin en büyük yüz ölçümüne sahip şehri. Orta yaşta iseniz mütevazi, sessiz sakin bir yaşam istiyorsanız sizin için uygun bir şehir. Amaa… öğrenci iseniz bilemiyorum pek de bir aktivitesi olmayan gece yaşamı sıfır sayılabilecek bir yer diyebilirim.  

Halkına gelecek olursam, öğrencilere karşı şöyle ya da böyle diyemem ama bu konuda da kesin bir durum var oldukça muhafazakâr bir halkla karşı karşıya olduğunuz, bu kimine göre iyi kimine göre kötü bir durum olarak görülebilir.  Aslında bahsetmek istediğim Konya’da yeni yeni turizme kazandırılmaya çalışılan bir antik kent.

sille antik kenti

Kent merkezine yaklaşık 8 km. kadar uzakta bulunuyor. Kaya oyma yapılar topluluğu arasında sıralanmış şirin evlerle kaplı küçük sayılabilecek, Sille kenti burası. Bu evlerin çoğu günümüzde kafeye çevrildi ama hala burada yaşayan bir kesim var. Kenti ikiye bölen bir dere var, şimdileri yaz dönemlerinde yapay olarak dolduruluyor sanıyorum kışın giderseniz genelde boş oluyor.  

Kaya oyma yapıları ayrı bir konu olarak işlenecek kadar uzun, ana kayaya oyulmuş genelde kaba işçilik gösteren bu mekanlarda kiliseler, manastır yapıları kaya oyma mezarlar mevcut bu mekanlar daha sonraları hayvanları bağlamak için ahır olarak kullanılmış. . Günümüzde tehlikeli olduğundan ve malum halkımızın zarar vereceğini düşünerek girişleri yasak ancak bu halde bile tahribat oldukça fazla. Daha da uzunca anlatmak mümkün ama ilginizi asıl çekeceğini düşündüğüm bir tarihi var burasının. 

sille antik kenti

Sille kenti, coğrafi yapısı, kültürü, yaşayışı, inanç ve gelenekleriyle dikkate değer bir iskân alanı. Kentte Rumlar, Ortodoks Türkler ve Selçuklulardan sonra Müslümanlar ile gayrimüslimler bir arada yaşamışlardır. Kent aynı zamanda 7 cami 7 kilisede olarak bilinirken böyle küçük bir alanda iki farklı inanışın dini mabetlerinin sayısının fazlalığı ve kentteki konumlanışı oldukça dikkat çekici. 

Günümüzde ne yazık ki böyle bir hoşgörü varlığından söz etmek mümkün değil. İnsanlar değil başka dine mensup komşuyu, kendinden farklı bir düşünceye sahipse gözünü kırpmadan eşine dostuna zarar verebiliyor, evet gerçekten bu haldeyiz.  Buraya gelir gelmez gözünüze çarpan karşılıklı 2 tepecik oluyor. Bir tepede küçük bir cami var hemen karşısında da günümüzde zaman müzesi olarak kullanıma açık bir şapel bulunuyor. Şapelin hemen altına bakıldığında, yamaçta bir mezarlık alanı bulunuyor ve bu mezarlık alanda hem Müslümanlara ait hem de Hristiyanlara ait mezarlar din, dil, ırk ayırt etmeksizin aynı yerde. Mezarlık alanının bile bir olması kentin yaşayanlarının birbirine duyduğu hoşgörüyü yansıtan bir kare. Sille kenti, her bakımdan örnek teşkil edecek Hristiyanlık inancını ve İslami kimliğini simgeleyen mabetleriyle dinler arası tolerans ve hoşgörü iklimi içinde önemli kültürel bir geçmişe sahip.